Makaleler

Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB)

İllüstirasyon: Liberty Antonia Sadler

Her çağın bir zeitgeist’ i (bir çağın düşünce ve duygu biçimi) vardır. İçinde yaşadığımız yüzyılda ise zamandalık ve mükemmellik prim yapan ve aranan değerler. Diğer anlamıyla bu obsesif olmanın beslendiği ve değer gördüğü bir dünya. Ancak her konuda olduğu üzere, burada da bir denge unsuru söz konusudur. Şimdi dilerseniz sözü fazla uzatmadan obsesyonun aşırı uçlarında neler oluyor, gelin onlardan söz edelim.

Bireyin günlük işlevselliğini ciddi manada etkileyebilen bir rahatsızlık olan obsesif kompülsif bozukluk (OKB), iki bileşenden oluşmaktadır. İlki günlük dilde takıntı diye adlandırdığımız obsesyonlardır. Bunlar rahatsızlığın düşünce boyutunu oluştururlar. Bireyin zihnine, iradesi dışında giren sokuntulu (intrusive),  tekrarlayan ve rahatsız edici düşüncelerdirler. Kişiye yoğun bir iç sıkıntı verir ve anksiyete (bunaltı) yaratırlar. Bu tekrarlayıcı düşünce içerikleri genellikle cinsellik, dini, zarar görme veya verme, kuşku, bulaşma/kirlenme (kontaminasyon),  gibi konularda dağılım gösterir. Bu aşamada birey, yaşadığı iç huzursuzluktan kurtulmak ve rahatlamak adına kompülsyonlara yani tekrarlayıcı davranışlara başvurur. Bu da rahatsızlığın ikinci ayağını oluşturmaktadır. Kompülsif davranışlar kişiye geçici olarak bir rahatlama sağlasalar da, bu uzun ömürlü olmaz. Döngü bir süre sonra yeniden, başa sarar. Başlıca görülen kompülsyon tiplerine; sayma, dokunma, temizlik, kontrol etme, simetri/düzen, biriktirme ve batıl inançlar örnek verilebilir.

Dilerseniz bu döngünün nasıl işlediğini bir kaç örnekle daha anlaşılır hale getirmeye çalışalım.

A. hanım, yeni doğum yapmış bir arkadaşının evine ziyarete gider. Bebekle vakit geçirmeye başlar ve bir süre sonra aklına ona zarar vereceği düşüncesi gelir. Eş zamanlı olarak, zihnine engelleyemediği bir takım sahneler ve imgeler hücum etmeye başlar. A. Hanım için bu düşünceler o kadar yoğun ve sıkıntı vericidir ki, bebekten bir an evvel uzaklaşır, rahatlamak için banyoya gider ve ellerini defalarca yıkar.

M. Bey, evden çıktığında pencereleri açık unutup unutmadığından bir türlü emin olamaz. Bu kuşku onu o kadar rahatsız eder ki yoldan geri döner ve pencereleri kontrol eder. Bu kuşku obsesyonu ve kontrol etme davranışı aynı gün içinde bir kaç kez tekrar eder ve her seferinde dönüp emin olmak için tekrar kontrol eder.

F. Hanım, dışarıdan gelen herkesin üzerine mikrop bulaştığını ve bu mikropların ona da bulaşacağını düşünür. Buna engel olmak içinse eve giren herkesin kıyafetlerini kapının önünde çıkarttırır ve eve ancak öyle girmelerine izin verir.

Bu örneklerden de anlaşılabileceği gibi bu bir sıklık, şiddet ve işlevselliği etkileme meselesidir. Kişinin yaşam kalitesini, diğerleri ile olan kişilerarası ilişkilerini ciddi manada bozar. Diğer yandan zaman zaman hepimiz, bir bebeğe zarar verebilecek olmaktan endişe edebilir yahut evde pencereleri kapatıp kapatmadığımızdan emin olamayabiliriz. Ancak bu meseleler günlük işlerimizi yapmamıza engel teşkil edecek boyutlara geldiyse, o zaman bunun bir rahatsızlık olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Güncel bilimsel veriler ışığında söyleyebiliyoruz ki, OKB tedavi edilebilme başarısı yüksek olan psikopatolojilerden birisidir.

Ancak tekrarlayıcı ve semptomların yer değiştirici doğasından dolayı, uzun soluklu bir tedavi sürecini gerektirmektedir. Hastalık özellikle, kombine tedavilere (ilaç ve psikoterapi) çok iyi yanıt vermektedir.

Saygılarımla.

Uzm. Klinik Psk. Batuhan Bilen

Not: Yazıda bahsi geçen kişi ve hikaye örnekleri tamamen kurgusaldır.

78 total views , 1 views today

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now Button