Kendini İnandırmak
Durumun bu olduğuna inandı/rıldı/m
Kendimi böyle bilmek alışılmış ve tanıdık
Gerçeği görmek yorucu ve bilinmez bir yol
Bense… Böyle mutluyum
Gerçek, rüyayı tehdit eder. İnsansa, uyanmamak için direnir. Direnci, yüzleşmekten kaçtığının üstüne yaslanır. Onu o kadar bastırır ki bir süre sonra kendi bile unutur. Ancak unuttuğunun örtük biçimlerde tekrar su yüzüne çıkmasına alıkoyamaz. Çoğu zaman geçmişin farklı yüzleriyle, farkında olmadan, giriştiği bu mücadeleyi çetin bir biçimde sürdürür.
Duygu, dürtü ve arzularını tanımamanın bedelini zamanla kendine yabancılaşmakla öder. Anlamsızlığın ve tanımlayamamanın yaratmış olduğu “boşluk” hissi hayatının diğer alanlarına sinsice çöker.
Nasıl ki sis, sabah havanın ısınması ile dağılmaya başlıyorsa, özne içinde, bu sisin dağılması için önce, bu örtük işleyişin yarattığı içsel gerilimin/basıncın artması gerekmektedir. Bu döngünün, artık sürdürülemez olduğuna karar verdiğinde aydınlığa doğru yolculuğu da başlamış olacaktır. Sonrasında duymuş olduğu bu rahatsızlığın ardından ki “gerçek” yanın farkına varması ve onun izinden giderek çaba sarf etmesi gerekmektedir. Çünkü bilmek ve özümsemek aynı şey değildir.
Döngüleri kırmaksa sanıldığı kadar kolay değildir. İnatçı ve tekrarlayıcıdırlar. Mevcut işleyişin “konforunu” sürdürmek için birey, farkında olmaksızın, elinden geleni yapar. Hem onunla savaşıp hem de onun müttefiki olabilir.
Şavaşır çünkü bu girdaptan çıkmak ister, sarılır çünkü bildiği O’dur.
Ve bilinmezliğin doğurduğu kaygı, bu bedeli ödemeyi zorlaştırır. O (travmalar) hem nahoş duyguların müsebbibi hem de uzun zamandır içinde yaşadığı ve ait hissettiği “gerçeklik”tir. Hal böyle olunca terk etmekte zorlaşır. Çünkü terk etmek, içinde bir sürü güzel duyguyu da barındırır. Bunları ayıklamak içinde önce o çukura inme cesaretini göstermek, basamakları adım adım çıkarken de fazlalıkları bırakmayı, geri kalanlara sahip çıkmayı deneyimlemeyi gerektirir.
Geçmişin paslı zincirlerini kırıp; kendine yakın, gerçekle uyumlu ve esnek, yeniliklere açık ama sınırlarını tanıyan, ötekiyle gerektiğinde buluşup, gerektiğinde ayrışmayı bilen gerçeğe daha yakın bir gerçekliğe evrilmek, bıraktığı hafifliği deneyimlemek bir o kadar mümkün ve kişinin elindedir.
Saygı ve Sevgilerimle.
Uzm. Klinik Psikolog Batuhan Bilen