Neredeyim?
Yolda yürürken izimi kaybettim…
Zaman zaman farklı yollara saparız. Bazen kendi ebeveynlerimizin, arkadaşlarımızın, çevremizdekilerin bizden beklediklerine ya da bizden beklediklerini düşündüklerimize kapılırız. Bu sayede sevgi, kabul ve takdir göreceğimize inanırız. Belki görürüz de… Bu ise kendimizi iyi ve ait hissetmemizi sağlar. Belli bir noktaya kadar buna ihtiyacımız vardır. Birey, çevresinin bir parçasıdır. Onsuz varlığını sürdüremez. Ancak, dengenin şaşmasının da bir bedeli vardır. Ağırlığı erken dönem ilişkilerinin içeriğine bağlı olarak değişen bu “fedakarlık” hali, farkında olmaksızın kişinin yaşamının içine yayılır. Tercihler bize aittir ancak yaşadığımız hayat bize yabancıysa bir şeyler yolunda değildir.
İnsanın kendini gerçekleştirmesi onun ikinci doğumudur. Sancılıdır. Konfor alanından ayrılmak kimi zaman zor gelir. Korkulur. Bu, insanidir. Ancak geri çekilmek, cesaretin önüne geçtiğinde ruhsallığın ışıltısı gittikçe söner. Bu sefer insan, kendini var edemediği için ötekilere kızar. Böylesi, kendiyle yüzleşmekten kolaydır.
Kendi gibi olmakta mutlu olanlara katlanamaz. Sürekli bir şeylerden şikayet eder hale gelir.
Kendi ile arasındaki mesafe açıldıkça kızgınlığı da artar.
Sevilen ötekilerin beğeni ve kabulünü almak adına çıkılan bu yolda kimsesiz kalır.
”Kendi-siz”
Bu noktadan sonra ya ötekilere iyice yapışacak ve simbiyotik bir yaşam sürecek ya da inşaa edip, ardına sığındığı duvarları yıkıp yeniden ve daha güçlü bir biçimde yolunu bulmayı seçecektir.
Seçimler bize aittir.
Nelerden vazgeçtiklerimiz de…
Klinik Psikolog Batuhan Bilen