Hep Kaçtığım Yerden Vuruldum
Hep kaçtığım yerden vuruldum. Ne zaman ki yüzümü o yana döndüm ve gördüm, hiçbir şey hatırladığım gibi değilmiş.
Acı vereni hiç olmamış saymak, onu yaşamış olduğumuz gerçeğini yadsımak… Görmemek, duymamak, hissetmemek için sarf ettiğimiz onca çaba… Her şey yolunday-“mış” gibi devam etmek… Bir an’ sızın gelen durgunluk; uzakta, sislerin arasında, kıyıda köşede kalmış olana doğru karşı konulmaz bir yolculuk, şimdi nereden çıktı bütün bunlar?
Bitmemiş meseleler… Sızacak bir çatlağı elbet bulur. Ta ki onları görüp, duyana; tutsak kaldıkları anı hapishanelerinin kapıları açılıp, özgür kılınana dek. O zamana değin, yüzünü bize farklı biçimlerde gösterir. Direkt “Ben buradayım”, demez. Nasıl ki, zihnimizin karanlık dehlizlerine gömülmüşse, o da varlığını sessiz sedasız iletir. Kimi zaman bitmek tükenmek bilmez açlığımızda, kimi zaman baş ağrılarımızda, kimi zaman dalgınlığımızın ardına gizlenir.
Ancak biz onu salt gerçekliğiyle görünce işler değişiverir. Saklanmaya çalışılan, hatırlanandan farklıdır. Çünkü Ben (Ego), aynı Ben değildir. Zaman içinde güçlenmiş ve olgunlaşmıştır. Bu sebeple aynı görmez, olan biteni. Bu ise şaşırtır insanı. Çünkü nefrette okusa, yıllarca ona tutunmuştur. Şimdi, ne yapacağını bilemez.
Ancak, bütün bu bilinmezliğin ve onun yarattığı şaşkınlık duygusu karşısında, bütün bunlar yeni bir başlangıca, yeni bir farkındalık alanına işaret eder.
Ve nihayet şunu diyebilmelidir kendine insan:
– O zaman ki ihtiyaçlarım başkaydı, şimdikiler başka. Şimdi ki Ben olarak, o zaman ki Ben’i yargılamam adil değil. Hatalarımla, yanlışlarımla Bir’im. Yaşananlar bana acı veriyor olsa da bunu hissediyor ve kabul ediyorum. Olanları değiştiremem ancak kendimi olduğum gibi kabul edebilirim. –
Özetle, ötelenmiş meseleler enerjimizi çekmeye devam eder. Farkına varmasak da içten içe bizi kemirir. Kendini direkt göstermese de, bunu farklı hallere bürünerek yapar. Ta ki Ben tarafından görülünceye dek. O zaman karanlıklar dağılır.
Olan olmuştur, değiştirilemez. Ancak bu donmuş an’ın bir kesitinde kendimi tutsak mı edeceğim yoksa yoluma zenginleşerek devam mı edeceğimin seçimi bana aittir.
Saygılarımla.
2 Yorum
Ali Selman
Ellerine sağlık abi, güzel olmuş. Ama nasıl zenginleşeceğiz?
Uzm. Klinik Psikolog Batuhan Bilen
Teşekkür ederim, Ali. Okuman beni mutlu etti. Biraz geç döndüğüm için kusura bakma lütfen. Nasıl zenginleşeceğimizin seçimlerimizde saklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü her seçim, bir vaz da geçiş. Görmemeyi, ötelemeyi, saklanmayı seçersek varoluşsal sorumluluğumuzdan da kaçtığımızı düşünüyorum. Belki bu bizi konfor alanımızda tutuyor ancak iç dünyamızın da adeta çölleşmesinin sebebi oluyor. Ama bitmemiş meselemiz neyse, onu görebilip tanımlamayı, onunla yüzleşip çalışabilmeyi göze alırsak, işte o zaman yavaş yavaş bir şeylerin güzelleştiğini düşünüyorum. Sevgiler.